top of page

Gideros Koyu




Türkiye’nin en güzel koylarından biri olan Gideros, Cide ilçe merkezinin 11 kilometre batısındadır. Koyun denize açılan ağzı 130 metre, koyun çapı ise 514 metre genişliğindedir. Koyun adı bir Ceneviz sözcüğü olan Kytoros’tan geldiği düşünülmektedir.

Burası oldukça yoğun bir bitki örtüsü ile kaplı olmasının yanı sıra dağlık coğrafi yapısı nedeniyle çevre bölgelerle karasal bağlantıları sınırlı ancak deniz yolu bağlantısı nispeten kuvvetli bir bölgedir. Gideros koyunun çevresi şimşir, kestane, kayın, meşe ve çam ağaçları ile örtülüdür. Bu ağaçların renklerini yansımaları koyu kaplayan suyun üzerinde görülmektedir.

Homeros yorumcularından Eustathius Gideros ile ilgili bir deyişten bahseder: ‘Carry boxwood to Gideros’ (Tereciye tere satmak). Bu deyişin benzeri İngiltere’de ‘Carry coals to Newcastle’ olarak kullanılmaktadır. Bu deyiş aynı zamanda Gideros’taki şimşir ağaçlarının bolluğunu ifade eder. Yüksek kalitede şimşirin yetiştiği tek bölge Karadeniz bölgesidir ve Paphlagonia(Gideros ve çevresi) bölgesindeki Kytoros’un bu alanda ilk sırada yer aldığı epigrafik kaynaklardan anlaşılmaktadır. Kytoros ve çevresindeki dağlarda yoğun bir yayılım gösteren şimşir ağaçlarından tarak, kline, lir, tuzluk, balmumu yazı tableti, boyunduruk, kutu, peynir kalıbı, flüt, topaç, mızrak ve dokuma mekiği gibi pek çok lüks ve günlük kullanım eşyasının yapıldığı bilinmektedir.

Homeros İlyada adlı eserinde M.Ö. 12. Yüzyılda geçen Truva Savaşını anlatırken Batı Karadeniz sahil şeridinde kurulan Paflogonya’dan bahseder ve bu krallığın Bartın, Amasra, Kurucaşile, Gideros ve Cide’yi içine aldığını belirtir.

Kytoros limanının bir ticaret merkezi olmaktan ziyade Sinope(Sinop) ve Amastris(Amasra) arasında seyahat eden gemiler için bir sığınma ve ikmal noktası olarak hizmet ettiği ve bölgenin ancak Helenistik Dönem sonrasında Karadeniz ticaret sisteminin aktif bir parçası haline geldiği düşünülmektedir.

Yapılan yüzey araştırmaları sonucu; Gideros’ta bulunan Çadır İni ve Ballıcı İni mağaralarında Orta Kalkolitik'e ait çanak çömlek parçaları; Gideros Mağarası 1 olarak adlandırılan mağarada Bizans dönemine ait çanak çömlek ve mabet kalıntıları; Gideros Kalesi etrafında bir kısmı yıkılmış yapılar ve surlar ile Bizans dönemine ait çanak çömlek; Gideros Koyunda Roma-Bizans dönemine ait duvar kalıntıları keşfedildiği bilinmektedir.

Gideros Kalesi, Selçuklular döneminde Çobanoğulları Uç Beyliği'nin beyi olan Yavlak Arslan tarafından 16 gün süren savaşın ardından 3 Ekim 1284'te, Bizans'tan alınmıştır.

Koyun eski dönemlerde korsanlardan saklanmak ve korunmak için de kullanıldığı bilinir. Kayalarda Cenevizlilere ait toplar görülürken, kale ve anıtlarda mevcuttur.

Tarihin ilk coğrafyacısı Strabon koya ilk yerleşenlerin Amazonlar olduğunu söyler.

Comments


bottom of page